Yalnızlık Kahvesi


Kurmaca Günlükler - III



Bir müddet öylece yürüdüm sokak sokak. Ayaklarım beni hep aynı sokaklara götürüyor. Az kullanılan o dar ve arka sokaklara. Derin bir hüzünle adımlıyorum sokakları. Kadim bir hüznün hüküm sürdüğü topraklardan geliyor çünkü gönlüm.

Söyleyecek söz bulamıyorum ne kendime ne kendimle ilgili başkalarına. Susuyorum uzun uzun uzun. Sustukça büyüyor içimdeki evren. Ve tüm yıldızları evrenimin birer birer karanlığa karışıyor usulca. Yalancı bir gülümseyişle bozmamak için uyumu arka sokakların kuytu karanlığında adımlıyorum adımı.

Adımın tüm yansımalarını çok zaman önce yitirdim. Aynalarla olan hasbihalimi de keseli bir o kadar oldu. Bazen dere kenarında su içerken görüyorum yüzümden geri kalanları hüzünle.

Hüznümü anlatacak yeterince kelime biriktirdim. Kargalar ve akreplerle dostluğumu pekiştirdim. Ve kendimi içmeye verdim. Her gün aynı yerde ve aynı saatte. Artık kahveci duvarda asılı duran kurmalı saati benimle ayarlıyor.

Kahveci ile eskiden az muhabbet ederdik şimdilerde hiç ediyoruz. Birbirimizi anlıyoruz. Bir orta kahve getiriyor bırakıyor masaya. Giderken ben de hüznümden biraz bırakıyorum.

Benim dışımda bir müdavimi yok gibi kahvehanenin, kim mezarlığa bakan bir kahvehaneye müdavim olmak ister ki! Bu dünyanın tüm renklerini gönlünde soldurmuş birinden başka.




Kurmaca Günlükler 3 - Yalnızlık Kahvesi - Şubat 2014

2 yorum: